26 Ağustos 2011 Cuma

kendime gaz vermem gerek

artık her iki günde bir fotoğraf ekleyip bir atraksiyon yapcam. yapcam evet söz vercim kendime...


BEN MALIM

8 Şubat 2011 Salı

Sen Koy

Boş hayatımda kafam dolu olacağına, dolu hayatımda boş kafayla kalmayı yeğlerim.

14 Şubat 2010 Pazar

sonu gelmedi ki başı belli olsun

.Hayat ne kadar da basit aslında. Yarınını görebiliyorsan eğer dününü düşünmekten vazgeçersin. Zihnindeki karanlıktır seni aydınlığa zorunlu kılan. Hayat, her zaman aydınlıktan ibaret olsaydı ne anlamı kalırdı ki aşkların, başarıların, mutlulukların, paranın... Karanlığa her girişinde aydınlığı hayal edersin. Karanlıktan çıktığında ise ne zaman kararacağını. Düşüncelerimiz de hep bir karanlık var neden bu kadar önemli aydınlık bizim için? Mazoşizm denen bir kavram var. İnsanın acıdan zevk almasını konu edinir. Karanlıktan zevk alıyor isek ve tün insanların aklında karanlıktan çıkış, karanlığa giriş bulunuyorsa tüm insanlık mazoşizmin eseri midir acaba? Aslında karanlığın verdiği haz duygusunu çektirdiği acıya rağmen arzuluyoruz. Yoksa insan neden angeline jolie ile evliyken başka kadına ihtiyaç duysun ki?
Kafamı kurcalayan bir soru var aslında ; Karanlığın üstüne mi aydınlık kuruldu? yoksa aydınlık mıydı karanlığın temeli?
Somut anlamda ele alırsak cevabı çok basit: Karanlık ışığın olmayışıdır. Aslında karanlık var olan bir kavram değil sadece ışıksızlık olarak var sayılıyor. Yani aydınlık yaşamın kendisi ve ışıklar kapandığı zaman ortaya çıkabiliyor sadece karanlık. Diğer bir yönden ele alırsak ise;Aydınlatılamayan her yer karanlık oluğunu var sayarsak karanlıktır hayatın kendisi, sadece ışık tutulan yerler aydınlık sayılabilir. Aydınlığın temelidir karanlık. Ne yaman bir çeliş ki değil mi? iki ucu sihirli değnek.
Işıktan geliyoruz ışığa gidiyoruz dedik. Öldüğümüzde korku filmlerinde bile aydınlığa gönderirler bizi. Doğumu betimlerken de hep aydınlık kullanılır. Ya da rüya gördüğümüzde, ak sakallı dede ile karşılaştığımız da , ruhani olan her şeyde bir aydınlık, bir beyazlık vardır. İnsanlar nasıl kandırılıyor değil mi? Her iyi şeyin altından din çıkarılıyor. Halbuki görülmeyen bir şey din kavramının dünyamızı kararttığı. Aydınlığı hep ahir hayat olarak gösterip yaşadığımız dünyanın karanlığında yoğrulmamıza neden oluyor. Bu dünyayı aydınlığa geçiş süreci olarak gösterip insanların karanlıktan zevk almalarına neden oluyorlar. İnsan düşünen yaratık , tanrı insanı yarattı. Ne diye yarattı? Düşünsün diye yarattı. Düşünmemize engel olan ne peki? Tanrı sorgulanamaz , yalanlanamaz, tanrı üzerine düşünülemez. İnsan köle olmamalı diye bas bas bağırıyoruz. Dinin esiri olduk resmen. Neden ben bu dünyada cenneti yaşamayayım ki? Beni öteki dünyanın karanlığıyla korkutarak bizim dünyamızdaki karanlığa göz yumma mı bekliyorlar. Hayır kardeşim gözüm açık benim ışıkla doğdum ışıkla ölürüm ve ışığımı nefes aldığım sürece yaşatırım ışıtan gelip ışığa gitmem.

5 Şubat 2010 Cuma

1000 sayfalık bir kitabı okurken her sayfasında senin zıt olduğun bir düşünce yazıyorsa sen zıt olduğun düşüncenin esiri olabilirsin. Yansız kitap yoktur. Yansız insan da yoktur. Kitapları insanlar yazar. O halde bilginin kendisi yandır zaten. Etkilenmemek insana göre bir kavram değildir. Her insan etkilenir.